İç Hastalıları ve Halk Sağlığı Uzmanı Dr. M. Emin Dinççağ, “Şekerin de bağımlılık yaptığı beynin haz merkezleri tarafından kontrol edildiği bilinmektedir. İnsülin direnci, obezite, tip 2 diyabet; şeker bağımlılığının azaltılmasıyla önlenebilir” dedi.

Son zamanlarda şekerin de bağımlılık yaptığı konusunda ciddi çalışmaların ortaya konulduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. M. Emin Dinççağ, “Alkol bağımlılığı, sigara(nikotin) bağımlılığı, madde bağımlılığı, uyuşturucu bağımlılığı insan sağlığına olumsuz etkileri olan ciddi sağlık sorunlarıdır. Günümüzde hızla artan ve baş edebilmek için ciddi yatırım ve çaba gerektiren sağlık, sosyal, ekonomik problemlerdendir. Bağımlılık haz duyulduğu için keyif verdiği için yakalanılan bir sağlık, sosyal problemdir. Son zamanlarda şekerin de bağımlılık yaptığı konusunda ciddi çalışmalar ortaya konulmuştur. Şekerin ciddi anlamda bağımlık yaptığı, diğer bağımlık yapan maddeler gibi beyindeki haz merkezini etkileyerek, irade dışı, keyif verdiği ve kişiyi olumsuz etkilerine aldırmadan bağımlı kıldığı anlaşılmıştır” diye konuştu.

Şeker bağımlılığı

Şeker bağımlılığının, özellikle früktoz bazlı ve rafine şekerlerle giderilmesi halinde karaciğer yağlanması, insülin direnci, obezite ve diyabete (şeker hastalığına) yol açtığını belirten Dinççağ, “Şeker bağımlılığının, aşırı şeker tüketiminin sağlık sorunlarına yol açtığı ve şeker tüketiminin sağlıklı beslenmede azaltılmasının şart olduğu kabul edilmektedir. Kişinin sağlığını olumsuz etkileyeceğini bildiği halde sadece haz ilkesiyle bağımlılık yapan maddeleri kullanması ve sağlığını riske atması, beyinde haz merkezlerinin kontrolü altında olup iradesine hakim olamama ve sadece keyif veriyor, ilkesi ile davranıldığı anlaşılmıştır. Aynen diğer bağımlılık yapan maddeler gibi. Şeker vücut için ucuz, boş kalori kaynağıdır, proteinler gibi şekerin besleyici değeri yoktur. Onun için şeker yerine vücuda katkısı olabilecek, vitamin, mineral ve antioksidanları içerecek gıdaların tercih edilmesi önerilmektedir” şeklinde konuştu.

İnsan beyninde haz merkezlerinin olduğunu hatırlatan Dr. Dinççağ, şunları söyledi:

“Beynin; talamus, hipotalamus, amigdala adı verilen merkezlerinin haz duygusunu yönettiği bu merkezler ile haz duygusunun alındığı bilinmektedir. Haz veren maddelerin, psikolojik, sosyal nedenleri yanında bu merkezler tarafından da kontrol edildiği bilinmektedir. Şeker bağımlılığının bu merkezlerinde etkisi altında olduğu, şeker yeme isteğinin bu merkezlerce de kontrol edildiği bilinmektedir. Yine vücutta endokannabinoid sistem adı verilen bir organizasyonunda haz ilkesi ve bağımlılık üzerine etkilerinin olduğu tıbbi çalışmalar ile anlaşılmıştır. Özellikle çocukluk çağında aşırı şeker tüketimi, diş çürümelerine, iştah kapattığı için yetersiz ve kötü beslenmelerine neden olmaktadır. Şeker tüketiminin özendirilmesi önlenmeli yerine vücuda daha çok katkısı olacak besinler, yiyecekler tercih edilmelidir. Şeker bağımlılığının önlenmesi, dünya çapında bir salgın olan obezite, tip 2 şeker hastalığı, karaciğer yağlanması, insülin direnci gibi gelecekte birçok hastalığın nedeni olabilecek sorunu ortadan kaldırabilmek için şarttır. Yaşam kalitesini artırmak, komplikasyon adı verilen gelişebilecek sağlık problemlerini ortadan kaldırabilmek için şeker bağımlılığı, aşırı şeker tüketimi azaltılabilmelidir. Fruktoz bazlı şeker tüketimi konusunda toplum aydınlatılması ve farkındalık oluşturulmalıdır. Bu sayede obezite, tip 2 diyabet, karaciğer yağlanması, insülin direnci gibi hızla artan sağlık problemleri önlenebilir.”

Kaynak: