Millet Bahçesi çocuklarla şenlendi Millet Bahçesi çocuklarla şenlendi
Topkapılı Cambaz Mehmet, vatansever Türk subayları ile yaptığı gizli görüşmesi sonucunda ve aldığı emir üzerine İstanbul’un işgalinden evvel ‘’Mim Mim’’ adlı gizli bir teşkilat kurar. Teşkilâtın görevi ise, İstanbul’dan Anadolu’ya savaş için gerekli olan her şeyi kaçırmaktır. Yaptığı ilk toplantıda, ilk ele alınan konu, silâhların depolardan çalınıp nasıl taşınacağı konusudur. Bu tartışma sırasında Topkapılının, İstanbul’un tanınmış bütün hırsız ve yankesicilerinin emrinde olduğunu söylemesi, guruptakilerin gülüşmesine sebep olur. Bunu gören Topkapılı arkadaşlarına, bunları küçümsememeleri gerektiğini; hırsızdırlar, yankesicidirler, ama en az benim ve sizin kadar vatansever olduklarını, hepsinin vatan için ölmeye ant içmiş birer serdengeçti olup, harekete geçmek için emir beklediklerini hatırlatma gereği duydu. 01 Mayıs 1919’da Emin Ali Bey’in isteği üzerine yapılan toplantıda, Mustafa Kemal’in güya Türkleri sindirmek ve silâhlarını toplamak üzere padişah tarafından müfettiş olarak görevlendirildiği, bu konuda kendisine verilen talimatnameyi de, yanında getirdiğini belirttikten sonra, odada bir kahkaha ve bir neşe tufanı koptu.  Topkapılı ise düşüncelidir. Çünkü İtilâf devletlerinin bu hareketi tasvip etmeyip,  önlemeye çalışacağını, bunu başaramazlarsa, Mustafa Kemal’e suikast düzenleyebilecekleri endişesini dile getirir. Bu endişe üzerine, 15 Mayıs 1919 günü, Galata Rıhtımını tepeden tırnağa silahlı adamları ile doldurur.  Ayrıca, adamları arasından seçtiği 50 tane yetenekli İnebolulu fedai genci de, Bandırma Vapuruna yerleştirir. Artık Anadolu harekâtı başlamıştır. İstanbul’da da sırtını İşgal Kuvvetlerine dayayan ve hükümetin iktidarsızlığından da istifade eden ihanet şebekeleri,  birer birer ortaya çıkar. Diğer taraftan,  Karadeniz Ordusu Başkomutanlığına atanan General Milne de, Cambaz Mehmet’in tahmin ettiği gibi, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’dan Anadolu’ya ayak basmasından kuşkulanır ve onun yetkilerinin kısıtlanması için hükümete devamlı baskı yapar. Bu baskı sonucunda, bakanlar kurulu, Mustafa Kemal Paşa’yı görevinden azleder. İstanbul’da ve hükümet cephesinde bunlar yaşanırken, Topkapılı da boş durmaz. İşçileri, arabacıları ve barış zamanlarında kanunsuz işlerle uğraştıkları için toplum tarafından dışlanan, kanun dışı ilan edilen ne kadar hırsız ve yankesici varsa,  askerlerle birlikte onları da teşkilâtlandırır. Bu teşkilatın içinde İstanbul’un kaymak tabakası, sosyetesi ve şehrin önde gelen eşrafının aile fertleri yoktur. Barış zamanında ülkenin kaymağını yiyen bu tabaka, savaş zamanında da, menfaatini korumak için ya Şişli semtlerinde dolaşarak günlük menfaatini kollamış, ya da İngilizlerin yoğun olduğu yerlerde dolaşıp, sahip oldukları hakları-ülkeyi değil-koruma uğruna, her çeşit yolu mubah sayan bir politika takip etmişlerdir. Sözü edilen bu toplum kesimi,  verilen mücadelenin içinde yoktur. Barışta olduğu gibi, savaşta da yük yine, Mehmetçikle birlikte toplumun alt tabakasını oluşturan fertlerin omuzlarına yüklenmiştir. Bunlardan sonra, üniversite gençliğine el atan Topkapılı, Beykozlu Temel Kaptan’ın teknesi ile ilk gençlik gurubunu Mustafa Kemal’in emrine gönderir. Ayrıca, saraylarda çalışan hizmetçiler yoluyla da, oralarda olup bitenleri öğrenip, sıcağı sıcağına Ankara’ya bilgi verir. İstanbul’da, olayların bu şekilde cereyan ettiği sırada, yerli iş birlikçileri teşkilâtlandırmak için, Yunanistan‘dan da işgalciler gelir. Bunlar, yerli Rumları silahlandırmak için gelen jandarma Albayı Alexandros ile İstanbul’a Yunan gizli servisini kurmaya gelen Alexandro Pulo’dur.  Fener Rum Patriği de, bunları karşılamak için bir gurup adamı ile Sirkeci Garı’nda bekler. Amaç, yerli Rumları teşkilatlandırıp isyana teşvik etmektir. Sonuç başarılı olursa, bunun adı bağımsızlık savaşı, ya da halkın Türklerden kurtuluş mücadelesi şeklinde değerlendirilecektir. Bu arada Topkapılı İngiliz işgal kuvvetleri kumandanı General Harrington’ın da peşini bırakmaz. Onun için özel bir suikast planı düzenler, fakat başarılı olamaz. O da otomobilini çalarak, o dönemde Türk karargahının kurulu olduğu Akşehir’e gönderir. Ayrıca, Mim Mim gurubu teşkilatı ile ciddi oranda Ankara’ya malzeme, mühimmat ve silah kaçırılır. Sadece kaçırılan at nalı sayısı yüzlerle ifade edilmektedir. Savaşın sona erip, Türk Ordusu’nun İstanbul’a girmesinden bir süre sonra, Topkapılı Ankara’ya davet edilir.  Bu davet üzerine Ankara’ya giden Topkapılı, kılıksız diye, Cumhurbaşkanlığı köşkünün kapısındaki güvenlik görevlisi tarafından içeri alınmaz. Atatürk’ün yaverine haber verilir. Yaver gelir; onları alıp paşaya götürür. Görüşme sırasında Atatürk kendisine, İstanbul’dan mebus olması teklifinde bulunur. Fakat Topkapılı, bu teklif ve iltifata teşekkür edip, kibarca geri çevirir. Mustafa Kemal, General Harrington’ın makam arabasını çalıp, Akşehir’de kendisine verilmek üzere Mareşal Fevzi Çakmak’a teslim eden ve böylece General Harrington’ı bile çileden çıkaran bu fedakâr gençteki liyakat ve zekâyı, yıllar öncesinden keşfetmiştir. Paşa, onun fedakârlığını, vatanına olan sevgisini ve yaptığı hizmete karşılık beklemediğini bilmekle birlikte, yine de onun bunca emeğinin karşılıksız kalmasına gönlü razı olmaz. Ona, vatana yaptığı hizmet dolayısıyla, o gün için hayli yüksek olan hatırı sayılır, aylık 1500 lira gibi bir maaşı, Türkiye Büyük Millet Meclis’i kararıyla bağlatır. Bu düşünce, Mustafa Kemal’in hem ona verdiği değeri,  hem de bunca subay varken Topkapılıyı neden teşkilatın başına getirdiğini, göstermesi bakımından önemlidir. Ancak o, kendisine yapılan mebusluk teklifini reddettiği gibi,  bunu da kabul etmez. Çünkü o, bu hizmeti para karşılığında yapmamıştır. Paşa’da bu parayı, Kızılay’a bağışlamasını yaverine emreder. Kendisi de kalan hayatına, İstanbul şehir meclisi üyeliğinden aldığı cüzi bir ücretle mütevazı hayatına devam eder. Ölümünden sonra geride bıraktığı eşi ile tek varlığı olan oğlu Ali Büyükyılmazel ile Atatürk ve Fevzi Paşa sağlıklarında ilgilenirler. Fakat onların ölümünden sonra, kendileriyle kimse ilgilenmez. Varını yoğunu, tutulduğu göz hastalığının tedavisi için harcayan Büyükyılmazel, sefalet içinde, fakat onuru ile kimseye el avuç açmadan o da bu dünyadan sessizce ayrılır.
Editör: TE Bilisim