Çorum şehir müzesi ziyarete açıldı Çorum şehir müzesi ziyarete açıldı

Siz bize küfrettikçe, biz daha güçlenerek geliyoruz. Biz kim miyiz? Biz Anadolu çocuklarıyız. Türk’üz, Kürt’üz, Çerkez’iz, Abaza’yız, Alevi’yiz, Sünni’yiz, Arap’ız hatta Ermeni’yiz, Rum’uz… Ayrıca hem Abdülhamid’iz hem de Atatürk’üz… Siz kim misiniz? Sizin kim olduğunuzu Selanik Nüfus İdaresi’ne sormak lazım… Bu hafta yine şarkıcılardan biri, meşhur olmak ve kendine biçilen piyon rolünü oynamak için salyaları akarak, İmam Hatiplilere hakaret etme rolünü üstlendi. Öyle ya o rolünü oynayacak, birileri de mağdur destek rolü ile onu destekleyecekti. İmam Hatipli olmak o kadar kolay değildir. Önce dil bilme beceriniz olacak ki Arapçayı geçebilesiniz. Hafızanız çok kuvvetli olacak ki, en azından Kuran-ı Kerim’in belli ayetlerini hafızanızda tutabilesiniz. Ayrıca Fıkıh ve Tefsir ile idrak etme ve yorum yapabilme yeteneğinizin olması gerekir. Bununla bitiyor mu bitmez. Öncelikle Matematik, Edebiyat, Biyoloji, Fizik, Kimya bilmeniz gerekir. Yani İmam Hatip mezunu olmak o kadar kolay değil. Mesela ben beceremedim. Beşinci sınıftan, düz liseye geçtim ve bir ‘’Ohh…’’ Dedim. İmam Hatibin dersleri ile kıyaslanınca, dünya varmış... Yine de ben bir İmam Hatipliyim. Bunların Tarihi Bu Selanik’in kovulmuşları, Ankara’ya gelince, burada guruplarını tekrar kurdular. Başa da Selanikli olmayan fakat Türk de olmayanı birini geçirdiler. 1926’da Mustafa Kemal Paşa’ya rollendirdikleri bir suikast girişimi tiyatrosunu oynayarak, Paşayı sindirmeye çalıştılar. Çankaya da izole edip, başına da bir iki komitacı dikip, sistemi ele geçirdiler. Artık tek güç olmuşlardı. Bu suikast safsatası ile paşayı seven, Ali Fuat (Cebesoy), Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fethi (Okyar) gibi kişileri de yanında uzaklaştırıp TEK sistem politikasını oluşturdular. Gariban Anadolu insanı ise iki hayvanından birini bunlara vergi diye verirken, bunlar bir eli yağda bir eli balda yaşadılar. Merhum Alparslan Türkeş, ‘’Biz kara ekmeği bulamaz, karnelerle ekmek alırken, bunlar beyaz ekmek yiyorlardı’’ diyerek, Anadolu insanına yapılan zulmü anlatıyordu. Ancak bunlar, zorunlu oy atmadan, seçmeli oy atmaya geçilince, afalladılar. Artık iktidar da Anadolu insanı vardı. Ama, oyun bitmiyordu, bu seferde ‘’Üniversite öğrencilerini kesip, Et Balık Kurumun da, kıyma yapıp halka yediriyorlar’’ diye yalanlar ortaya atarak, darbe yaptırıp, tekrar iktidara gelseler de, bu da uzun sürmedi. Anadolu halkı artık uyanmış ve ne yapacağını biliyordu. En azında alternatifi de vardı. Bugün hala bu kesim yerinde saymakta, bir arpa boyu yol alamamaktadır. Çünkü, bu sosyal medya, her yalanı çürütmektedir. Geçen gün yayınlanan bir haberde, ‘’Hükümet, lezbiyen bir aileye, evlatlık çocuk verdi…’’ Yalanını ortaya attılar ve bir resim yayınladılar. Resimde iki kadın bir bebeği öperken görülmekteydi. Bir araştırıldı, bu kadınlardan biri bebeğin annesi diğeri teyzesi ya da halası çıktı. Kıyma hikâyesini düşürsek bunlar daha başlangıç. Şunu iyi bilmek gerekir. İktidar olmak için her kesimden oy almak lazımdır. Sen ‘’Yok bu başörtülü, bu İmam Hatipli, yok bunun kaşı kara, gözü ela…’’ dersen, işte böyle çücük kalırsın. Artık yalanlarınızda fayda etmiyor. 1928 yılındaki kanun da artık sizi kurtaramayacak. Nüfus kayıtları açıldı. Herkesin şeceresi belli… Gülşen’in ki de belli…

Editör: TE Bilisim