Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı göreve başladı Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı göreve başladı
Dünya’nın gelişmiş ülkelerine baktığımızda, en eski medeniyetlerindeki isimlerini duyduğumuzda, rahatça nereden söz edildiğini anlayabiliyoruz. Ülke kurulmadan önce bile aldıkları ilk isimlerini hala yaşatmakta ve bunların değiştirilmesi, bir tabu niteliğindedir. Yani bir harfine bile dokunamazsınız. Ülkemizde ise Osmanlı, korkmadan, Varto’yu Varto, Kürdistanı, Kürdistan bölgesi olarak söyleyebilmiştir. Ama tek parti iktidarı ve özellikle İnönü, ailesinden gelen bu konudaki hassaslığını, yer adlarını değiştirerek göstermiş, o bölgenin tarihsel bağını, bu isim değişiklikleri ile kesmiştir. Bu durum bizim memlekete de yansımış, uyduruktan isim koyma geleneği bugünlere kadar devam etmiştir. Örneğin, baba köyüm olan Güneşören’i çok aramama rağmen, Osmanlı Arşiv Kayıtlarında bulamadım. Ne zaman Osmancık’ı çalışırken karşıma çıkan bir mahkeme kararı, köyümün asıl adının Güneşören değil, Güneşviran olduğunu anladım. Kaynakta: ‘’1870 yılında Öbektaş köyünden Molla Halil oğlu Veliyyüddin ile Güneşviran Köyünden Hasan Kethüda oğlu Ali Osman arasında geçen bir kısrak davası’’ da köy hakkında bilgi alabildim. Meger, benim köyümün adı Güneşviran’mış. Bir diğer araştırmamda ise ‘’Bağzık – باغزق’’ Osmancık kazasına bağlı bir köy olarak geçmektedir. Her ne kadar yıllardır dışarıda olsam da, bölgeden hiç kopmadım. Yalnız belgenin bir yerinde, Sarayözü Köyü ifadesi geçmektedir. Ben de Hacıköy’de bulunan Sarayözü Köyü Muhtarı Saniye Altun hanımefendi vasıtasıyla, kayınpederi Haydar Altun Efendi’ye ulaştım, o da beni Hamamözü’ndeki Sarayözü köyüne yönlendirdi. Oradan da bir sonuç çıkmayınca bende geçen dönem Lâçin Belediye Başkanı olan Ünal Bey’i aradım. Sonunda kaydımı şu şekilde hazırladım: ‘’Bağzık – باغزق, divan, o tarihte, Osmancık kazasına bağlıdır. Bağzık, bugün Çorum ili, Lâçin İlçesine bağlı İkizce Köyü adıyla idari yapılanmada yerini almıştır.’’ Bağzık bir ‘’divan’’ yani kasabadan küçük, çevredeki en büyük köy konumundadır. Neden İkizce? Neden Bağzık değil? Gelelim Secigen’e, ben çok küçük yaşlarda bu köye babamla misafir oldum. O yaşta algıladığım iki şey vardı. Birincisi cana yakın insanları, ikincisi ise somun ekmek yapan fırınları, hafızamda yer etmişti. Birkaç gün kaldığım bu köydeki anılarım benim ömür boyu Alevilere sevgi ve saygı duymama neden oldu. Hatta bir yıl öğretmenlik yaptığım, Kütahya Değirmenözü Köyündeki Alevilerle muhabbetimin kaynağını da, Secigen de ararım. Bir gün duydum ki, Secigen, Çampınar olmuş. Ya neden? Ben bu araştırmada Secigen’in, Çampınar olduğunu bilmesem, Bağzık gibi onu da arayıp duracağım. Gelelim şehir içine, şehirler büyüdükçe mahalleler çoğalır ve yeni oluşan cadde ve sokaklar yeni isimlerini alırlar. Bundan doğal bir şey yoktur. İzmir gibi büyük şehirlerde rakamlarla, bizim gibi kasabalarda ise o şehrin ileri gelenleri, memleketine faydalı olmuş devlet adamları ya da şehit ve gazilerimizin isimleri buralara verilir. Bizim memleketimizde, malum en ileri gelenlerinden biri, Merhum annemi ‘’Halamın oğlu’’ dediği ve ‘’Biz onla çok comba güttük’’ diye övündüğü Ahmet Çörekçi Paşa’dır. Anamın ‘’Koyunbaba köprüsünün altından uçakla geçecekmiş de, anası hakkımı helal etmem dediği için vazgeçmiş’’ diye övündüğü Çörekçi Paşa ile fikirlerimiz birbirine tamamen zıt olsa da, o buranın en bilinen yakın geçmişimize damga vurmuş kişilerinden biridir. Adını bir caddeye verdiğimiz bu Paşa’nın isminin yazılı olduğu tabelayı, fikirleri yüzünden daha tam mahkûmiyeti bile kesinleşmeden kaldırıp attık. Ya da Burhan Uludağ, bizim yöremizden Ankara'ya gidip de ‘’Dayı ben geldim’’ Demeyen göçmen hemşerimiz var mıdır? Ya da, buradan giden hangi siyasiye izzet ve ikramda ya da hangi garibanı doyurmamıştır? Onunda adını aldık bir kenara attık. Şimdi de Merhum Zerat Zeytin’in üzerine bu oyun oynanmaktadır. Zerat Merhum, Hamza Başkan ve ben torun çocuklarıyız. Yani üçüncü kuşağız. Hamza Başkanla okurken, Çorum’dan köye geldiğimizde, Zerat merhum ile uzun uzun sohbetler ederdik. Safi bir vatansever ve memleketine düşkün bir kişilikti. Ankara’da bulunduğu dönemlerde bile Osmancık’ı hep düşünmüş, memleketini her daim ön planda tutmuştur. Ankara’da da zaten, çok yapamadı ve Osmancık’a geri dönüp, memleketine hizmet için gece gündüz çalıştı. Malum elim bir kaza ile de, bizlerden ayrıldı. Her memlekette ‘’Yanar döner adamlar’’ vardır. Bunları çok kâle almak, kızmakta doğru değildir. Ama aklı başında insanların ise bu kişilere itibar etmemesi de gerekir. Yukarıda da söylediğim gibi ben köy, kasaba, cadde ve sokak isimlerinin değiştirilmesine karşıyım. Çünkü tapu kadastrodan tutun, imar unsuruna kadar, birçok resmi işlemlerde sorunlar çıkmaktadır. Bir diğer yönü ise bu isimleri konulan kişilerin aileleri ve çocuklarının mağduriyeti daha da önemlidir. Bırakın birileri her çalan davulun peşine takılsın, biz şapkamızı önümüze koyup tekrar düşünelim.
Editör: TE Bilisim