Çorum'da fırıncılar kararını verdi, Pazar günleri kapalı olacak! Çorum'da fırıncılar kararını verdi, Pazar günleri kapalı olacak!
14 Mayıs genel kabul görmüş gün sıralamasında, Dünya Tarım Günü olarak kutlanmaktadır. Tüm çiftçilerimizin günün kutlar, başarılarının devamını dilerim. Geçen günlerde işlerimden dolayı, Antalya’ya doğru bir yolculuğa çıktım. Sağı solu inceleyerek giderken, tüm arazilerin ekilip dikildiğini, özellikle Afyon Sandıklı bölgesinde bir karış toprağın boş kalmadığını gördüm. Ya hani tarım öldüydü? Şimdi biriler çıkıp ‘’Hoca sen ne anlarsın tarımdan’’ diyebilir. Sevgili hemşerilerim ben Türkiye’de ‘’Toprak bütünleştirmesi ve Şerbetçiotu Gerçeği’’ adlı Tarım Bakanlığının Antalya Side’de hazırladığı çalıştayda bu konuyu sunarak, ülkede ilk defa toprak bütünleşmesine ilmi bir yaklaşımda bulunan kişiyim. Çiftçilerimiz bizim göz bebeğimiz, savunma sanayi ne ise tarım ve tarım sanayisi de o kadar stratejik ve boş bırakılmaya gelmez konulardır. Amenna, bu konuda her türlü önlemi almak, destek olmak ve çiftçiyi üç beş aracıya yedirmemek gerekmektedir. Ülkenin en büyük tarım sorunu, girdi maliyetlerinin yüksekliğidir. Fidan, gübre, tohum ve özellikle de mazot… Bakın bu girdiler kadar da bir sorun daha vardır. Tarım İlçe Müdürü bir arkadaşım anlatıyor: ‘’Yeni bir Ziraat Mühendisi, sınavı kazanmış geldi. Sorduğu ilk soru, benim masam hangisi?’’ Masa da oturan arkadaşlar olduğu sürece bu sorunlara bu durumda eklenecektir. Gelelim diğer meseleye; Osmanlı döneminde, tapu olgusu olmadığında, bir nevi araziler savaş ganimeti olarak görülür ve ekmek dikmek isteyenlere verilerek, en önemli vergi kaynağı buradan sağlanırdı. Baba ölür çocuklar devam etmek isterse, o durum aynı şekilde korunurdu. Ancak, 21 Mayıs 1847’de ‘’Kavanin-i Kalemiyle Defteri’’ ile arazi defterleri tutulmaya, 10 Ocak 1858’de Tapu Nizamnamesi hazırlanarak, tapu uygulamalarında değişiklikleri de beraberinde getiriliştir. 20 Şubat 1860’da ‘’Tapu Senedatı Hakkında Talimat’’ ve tarifname hazırlanmış ülke genelindeki araziler tapulaştırılmaya başlanmıştır. Peki, bunda ne var diyeceksiniz? Bundan sonra araziler, bölünmeye, hisseler küçülmeye ve ekilmesi rantablı olmamaya başladı. Bir iki dönüme düşen araziler atıl kalmaya, ekmeye değer bulunmamaya neden oldu. Devlet baktı ki, araziler elden gidiyor, belli bir oranın altında tapu bölüştürmemeye başladı. Bu ise tarımın asıl ölmesine neden oldu. Örneğin 74 dönüm tek tapu bir araziniz var. Bölüne bölüne size buradan 5 dönüm kalmış. Bu beş dönüm tarlanın neresinde? Bana göre amcakızının büyük uğraşlarla fidan dikip imar ettiği bölümde… Bana gösterdikleri yer keleme ben orayı niye alayım? Ben o imarlı yeri isterim. İşte al sana kavga konusu… Bir gün derste sormuştum. Sınıf takriben 60 öğrenci falan var. ‘’İçinizde, dayısı, amcası, halası gibi akrabaları ile aile olarak küs olan var mı?’’ İnanın bütün sınıf el kaldırdı. Peki, bu küslük arazi için olan kaç kişi var? Hemen hemen aynı eller yine kalktı. Bu miras davası, bütün toplumun acıyan yarasıdır. Peki, bunu nasıl çözeceğiz? Geçenlerde köyünü de bildiğim bir gençle sohbet ediyoruz. Fabrikada çalışıyor ve parasının yetmediğini söylüyordu. Ben de ‘’Ya köyde araziniz yok mu? Bak sizin köyde çok güzel zeytin oluyor, 8 senede ürün alırsın, hem de yılda 10 gün çalışsan, tatil günleri gidip dolaşsan yeter’’ dedim. Genç, ‘’Hocam, peki diktim, 8 sene sonra ağabeylerim, ablalarım buradan hak iddia etmeyecekler mi? Babam, Allah geçinden versin, vefat edince buraları elimden almak istemeyecekler mi?’’ Valla haklısın dedim. Öyleyse, önce şuradan başlayalım, Gayrimenkul işi kolay, orayı geçelim. Örneğin baba-ana olarak elinizde belli bir dönüm ve çeşitli yerlerde arazileriniz var. Bunların tapusunu kesinlikle sağ iken çocuklarınıza vermeyeceksiniz. Yoksa bizim Adil Dayı gibi, çocuklarının evinde değil de, yeğeni kayınpederimin evinde vefat edersiniz. Peki, o zaman, toplayın çocuklarınızı, arazileri aralarında bölüştürün, gidin notere, biz ölene kadar tapular bizde, biz öldükten sonra, şura Ayşe, bura Kamil’e, yukarıderedeki yer Seher’e diye sözleşme yapın. Herkes yerini bilsin, eksin diksin, malına sahip çıksın. Sen de bir şer koydur, ‘’Gerektiğinde değiştirme hakkım var…’’ Diyerek, ölene kadar size bakmazlar ise gelin ben size bakarım.
Editör: TE Bilisim