Ali Şirin Allah, Resul ve Kur’an-ı Kerim sevdalısı, beş vakit namazını aksatmadığını söyleyen Rahmani yönleri olan bir insandı. Ali Şirin Hak’tan yanaydı, haklı’dan yanaydı.

Okuma-yazması olmadığı halde, inanılmaz manevi bilgilere sahip olan ve dünyayı çok iyi okuyabilen değişik bir insandı. Ali Şirin aynı zamanda bir Osmancık sevdalısıydı.

Yaşadığı şehri sahiplenen mert ve dürüst bir insandı. Girişken, yardımsever ve çalışkan kişiliği ile hep en önde yer almaya çalışırdı. Hile, hurda bilmez, doğruluk ve güzellik için ne yapılması gerekirse onun peşinde koşardı.

Sabah namazıyla kalkıp yatsı namazıyla yattığını söyleyen, milletine, ülkesine ve tüm canlılara faydası olan bir insandı. Sevgi, saygı, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma gibi insanda olan en asil duyguların hepsine sahipti. Bu nedenle de herkes tarafından sevilirdi. O, Osmancık halkının kalbinde yerini bulurdu. O, hepimizin hayatında önemli bir yere sahipti.

Düğünler, cenazeler, toplumsal olaylar da başkalarının acılarını ve mutluluğunu paylaşan, hem canıyla hem de kanıyla insanlığa faydalı olabilen asil bir insandı. O, Osmancık’ın ayaklı kan bankasıydı. A Grubu RH + kan arayanların ilk adresiydi. Ölümüne kadar 160 ünitenin üzerinde kan vererek tescilsiz bir rekora sahipti. Bağışladığı kanlarla fersiz gözlere, solgun yüzlere umut olan, hakikatte ise kendi dünya ve ahiret saadeti için ışık olma çabasında olan bir kuldu. Kanını bağışlayarak, yüzlerce belki de binlerce insanın gönüllerinde yaşamayı becerebilen ve bunu dini ve insani bir vazife olarak gören müstesna bir kişilikti. Kan bağışı konusunda tescilsiz bir rekora sahip olan Ali Şirin’in hayattayken en çok istediği şey ise Guinness Rekorlar Kitabına girmekti. Olmadı…

Çanakkale Zaferinin 109. Yılında anma programı gerçekleşti Çanakkale Zaferinin 109. Yılında anma programı gerçekleşti

Hiç evlenmemiş, babasından kalan evinde tek başına yaşamış, , mezarlık işlerini kendine vazife edinerek asıl mekanının Osmancık Asri Mezarlığı olduğunu söyleyerek “Sonunda gelip yatacağımız yer burası değil mi? Evimize ne kadar özen gösteriyorsak, ondan daha çok mezarlıklara özen göstermeliyiz.” diyen kendine has, şahsına münhasır bir hayat tarzını benimsemiş Allah’ın sevgili kuluydu.

O “Osmancık’ın hem velisiyim, hem delisiyim” diyebilecek kadar temiz ve açık yürekli bir insandı. Tek kişilik dünyasını cümle alemle paylaşmış Davulcu Ali, Şekerim, Hayatım, Osmancık’ın Gülü lakaplarıyla bir daha seslenemeyeceğimiz Ali ağabeyimiz bana göre kalp gözü açık olan Allah’ın veli kuluydu. (Veli: Allah’ın dostu, sevgili kulu, iyi Müslüman anlamına gelir.) Allah’ın veli kuluydu diyorum, çünkü ömrümce unutamayacağım bazı durumlarını gördüm ve şahit oldum.

Anlatmam ne kadar doğru bilmiyorum ama Ali ağabeyimizin kalp gözünün açık olduğunu görmeyi Rabbim bana nasip etti. Şahit olduğum olay Ali ağabeyin açık olan kalp gözüyle düşünceleri okuyabilme meziyeti. Özetle anlatmam gerekirse: Ölümünden yaklaşık bir yıl önce muhabbet kaynağı olan merhum Ali ağabeyim çalıştığım gazeteye gelerek beni ziyaret etti. Beni tanıyanlar ve gazeteye gelenler bilir. Ben kızımı matbaada, gazete ofisinde büyüttüm. O zamanlar 1 yaşında olan kızımı kucağımda ninni söyleyerek eylerken Rahmetli Ali ağabeyim “Bak hele… bebeği eylerken söylediğin ninninin aralarında “eeeee,,eeee”değil” Hu, Hu, Hu Allah de”dedi.

Tebessümü yüzünden eksik olmayan Ali ağabeyime hak verdim ve dediğini yaptım. Ve o anda aklımdan “Kızımın Ali ağabeyle bir fotoğrafı olmalı. Acaba versem tutabilir mi?, Beraber fotoğraflarını çeksem mi?” diye geçirdim. Aklımdan geçen düşüncenin hemen ardından merhum Ali ağabeyim “ Bak hele gadacım… Ver kızını düşürmem. Hadi beraber fotoğrafımızı çek. Bunu düşünüyordun değil mi?” dedi. Ali ağabeye baka kaldım. Tüylerim ürperdi… Allah’ın izni ile kalp gözü açık olan Ali ağabeyim benim manevi halimi görmüş ve aklımdan geçenleri aynen okumuştu Her ne kadar kendisi söylemiş olsa da bu insan “Deli” olabilir mi? Benim kanaatim Ali ağabeyimin kutlu bir insan, Allah’ın veli kulu olduğu yönünde.

Ve bu kutlu insan bir sabah aniden ayrıldı aramızdan. 6 Haziran 2015 Cumartesi günü sabah namazını eda edip evine döndüğü sırada geçirdiği bir kalp krizi koskoca Ali ağabeyi aldı götürdü aramızdan. Osmancık halkı tarafından çok sevilen ve Osmancık ile bütünleşmiş olan Ali ağabeyimin ölüm haberi sosyal paylaşım siteleri dahil olmak üzere bir çok platformda kısa süre içerisinde duyuldu. Geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren 1958 Osmancık doğumlu Ali Şirin ağabeyim 31 yaşından itibaren 24 yıldır 18 mahallesi bulunan Osmancık’ın 9 mahallesini Yeni Mahalle, Yazı Mahallesi, Güney Mahallesi, Cumhuriyet Mahallesi, Hıdırlık Mahallesi, Kızılırmak Mahallesi, Yeşilçatma Mahallesi, Ulucami Mahallesi ve Koyunbaba Mahallesi’ni 3 tekerlekli bisikletiyle sokak sokak dolaşarak sahura kaldırıyordu. Ramazan aylarında biz Osmancıklıların en birinci imsakiyesi Ali Şirin ağabeyimin kendi adına bastırıp dağıttığı imsakiye değil miydi?. Ali Şirin ağabeyimin vefatı herkesi üzdüğü gibi üçtekerlikli bisikletiyle her karışını gezdiği Osmancık sokakları da öksüz kaldı. Geniş yürekli, herkese sevgi gösterip, saygı sunan yüce bir gönül adamı olan Ali Şirin ağabeyime Allah rahmet etsin kabri nur dolsun. O, çok iyi bir insandı çok severdik, Allah’ta çok sevsin günahlarını affetsin, mekanı cennet olsun inşallah.

Editör: İlkay Sever