Rüzgar ve fırtınaya dikkat! Rüzgar ve fırtınaya dikkat!
Osmancık’ta eski garaj bölgesinin bulunduğu 55 bin metrekarelik alana Kent Park yapıldı. Kent Park projesi hayata geçtiğinde yıl 2018’di. O zaman ki projeye bakıldığında ilçeye turist çekecek, ticari hareketliliği artıracak butik otel, tarihi Osmancık Konağı sitilinde yaklaşık 80 adet iş yerinin bulunduğu alışveriş çarşısı, amfi tiyatro, nikah sarayı, kültür evleri, kent müzesi, kafe, restoran, Kızılırmak seyir terasları ve bağımsız bölümler yer alıyordu. Proje içerisinde Selçuklu mimarisini yansıtan bir de cami vardı. Kızılırmak Nehri, 7 bin yıllık Osmancık Kalesi ve 1484 yılında yapılan Koyunbaba Köprüsünün bütünleştiği alanda yer alan Kent Park projesi konum olarak ta, konsept olarak ta bölgede ilk ve tek olma özelliğini taşıyordu. Ancak yerel seçimde el değiştiren belediyeyle birlikte projede birtakım değişiklikler söz konusu oldu. Otoparkı olmayan şehir cazip olur mu? 55 bin metrekarelik alana sahip olan Mustafa Kemal Atatürk Parkı’nda (Kent Park, Millet Bahçesi) bulunan bazı konaklar kamu kurumu niteliği taşıyan kuruluşlara tahsis edildi, edilmeye de devam ediliyor. Belediye hizmet birimlerinin de taşınmasına karar verilerek tabelası da asıldı. Turizmi uçuracak denilen “Kent Park” oldu “Kurum Park”. Çorum ve bölgeden gelen-gelecek olan vatandaşların otoparkı bile olmayan Kent Park’ta, belediye hizmet birimlerini ve yer tahsisi yapılan bu kuruluşları gezerek ilçedeki ticari hareketliliği sağlamasını ve ilçe turizmini uçurması bekleniyor olamaz. Koyunbaba Köprüsü sazlıklardan görünmeyecek durumda! Koyunbaba Köprüsünün birçok gözü nehir içinde yetişen sazlıklardan görünmeyecek duruma geldi. Sazlık alan her geçen gün ırmak içinde yayılarak genişliyor. 1484-1489 yılları arasın inşa edilen Koyunbaba Köprüsünün etrafı, temizlik yapılmadığı için kontrol altına alınmayan sazlıklarla kaplandı. Bir adam boyunu fazlasıyla aşan sazlıklar, ırmaktaki su seviyesinin de düşmesiyle adeta bataklı görüntüsü sergiliyor. Bu görüntülerle Kızılırmak Sahili, turizmin cazibe noktası olabilir mi? Adı boru, kendi harap, sorsan şantiye alanı… Gündeme geldiği ve yapımına başlandığı günden bu yana tartışma konusu olan ve ilçe halkı tarafından ‘Boru Köprü’ olarak adlandırılan yeni yaya köprüsünün zeminindeki kırıklar her geçen gün artıyor. Tamir, duba, ikaz şeridi hatta motosikletlilerin geçmesini engellemek için konulan turnikeler bile kırıkların önüne geçemiyor. Zemin kırık, dökük tamirde fayda etmiyor, malzemede mi sıkıntı yoksa birileri mi kırıyor, güvenlik kamerası yok ki bilemezsiniz. Ayağı kırıklara takılıp kalçası kırılan mı dersiniz, merdivenden çıkarken boynunu zımparalanmamış metal merdiven korkuluklarına sürterek yaralanan mı dersiniz. Sorsan şantiye alanı girmek yasak, hakta talep edemezsiniz. Üstüne birde suçlu ilan edilirsiniz. Vatandaşlar, ayaklarının kırıklara takılacağı ve zemindeki kırıklıkların çoğalması riskini düşünerek köprüden, yürekleri ağızlarında geçe dursun, bu kırıkların hem insan sağlığı hem de turizm açısından pekte cazip olduğunu sanmıyoruz. Doğa, inanç, kültür turizmi alanlarında ilçeyi cazibe merkezi haline getirmeye yönelik söylemler havada kalmasın. Osmancık turizmi daha filizlenmeden, kendi elimizle baltayı vurmayalım. Osmancık’ı alt yapısıyla, üst yapısıyla gerçek anlamda cazibe merkezi haline getirelim.
Editör: TE Bilisim