Osmancıkgücü Spor Kulübü’nden Akpay’a ziyaret Osmancıkgücü Spor Kulübü’nden Akpay’a ziyaret
Merhum Turgut Özal, iktidara geldiğinde yapacağı en önemli icraatlardan birinin Orta Direk’in sayısını çoğaltacağını, orta direğin toplumun ana unsuru olduğunu belirtmişti. Gerçekten de bir süre sonra anladık ki, orta direk hem sosyolojik açıdan, hem de ekonomik açıdan olmazsa olmaz bir topluluk olduğunu anladık. Ancak, zaman içinde o dönemde güçlenen orta direk eridi ve günümüzde ‘’Yukarıdakiler ve aşağıdakiler’’ diyerek iki gurup oluştu. Şöyle bir siyasi partilere bakalım. Belli bir oy oranına gelmiş bir siyasi partinin genel başkanın koltuğunu bıraktığını gördünüz mü? Ya da bilmem ne federasyon ya da konfederasyon başkanının; ‘’Arkadaşlar! Ben artık yoruldum biraz da şu arkadaş yapsın…‘’ dediğini duydunuz mu? Duyamazsınız. Çünkü ayrılamaz, ayrılmak istese bile çevresindekiler buna müsaade etmezler. Çünkü bilirler ki o giderse, kendileri de koltuklarından olacaklar. Günümüzde her siyasi partide, dernekte, odalarda, bürokraside, ‘’Bizim Oğlan’’ modeli geçerlidir. Örneğin birine bir ödül vereceksiniz; ‘’Bizim Oğlana’’ verelim. Neden ‘’O bizim oğlan’’ bu payeyi neye göre aldı? Memlekete hizmetleri ne? Cevap yok. Körler sağırlar birbirini ağırlar. O yüzden de bu ödüllerin bir değeri yok. Herkes oturmak için bir koltuk modeli buluyorlar. Bilmem ne konfederasyonu. Peki, ne yapar bu kelli felli konfederasyon. ‘’Pilav dağıtır.’’ Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin; Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin! Yiyin ağalar, paşalar yiyin, o koltuklarda oturup birbirinizi ağırlayın. Sakın aranıza kimseyi sokmayın. Öyle ya bu yeni gelen sizi koltuğundan edebilir. Bir dostum, belediye başkanlığını kazanamayınca, Ankara’da parti de idari bir görev verdiler. Parti sözcüsü de, iki kelimeyi yan yana getiremeyen bir adam. O kürsüye çıktığında kulak misafiri oluyorum, hem tarzını hem de seçtiği kelimeler nedeniyle büyük bir eleştiri alıyor. Eski başkanı bir düğünde gördüm: - Ya başkanım, nedir sizin bu partinin sözcüsünün durumu? Siz konuşması ve hitabeti çok düzgün bir insansınız. Öğretmenliğinizin verdiği etki ile yapacağınız sözcülük, çok yararlı olacaktır. Dediğimde; - Hocam aralarına sokmuyorlar. Partinin içinde bir çember var. Orayı kırıp, Genel Başkana ulaşamıyoruz demişti. Evet, gerçekten öyle bir sorun var. Bu tüm partilerde var. Partinin tek adam politikasını beğenmeyen bir hanımefendi, parti kurdu, yeni partinin kuruculardan birini dinledim; ağızım açık kaldı. O genel başkan, kendinin şikâyet ettiği her şeyin on katını, kendi partisinde yapıyor. Bunlar zannediyorlar ki, ben olmazsam bu parti batar. Aslında doğru, hangi parti başkanı gidince batmamıştır ki? Bazıları ‘’Hocam şu parti’’ diyor gibi duyuyorum. Merak etme seçimden sonra, benim nasıl bir ileri görüşlü olduğumu anlayacaksın. Geçenlerde bir dostum; ‘’Hocam! Gençler eskisi gibi, siyasete ilgi duymuyorlar’’ Dedi. Ya hu! Nasıl ilgi duysun. Haksızlık almış başını gitmiş. Eskiden biraz eli ayağı düzgün çocuklar, gençlik kollarında görev verilerek yükseltilirlerdi. Şimdi, ‘’Bizim Oğlan’’ olgusu o kadar yükselmiş ki, bu adaletsizliği görünce gençler, kendini geri çekiyorlar. Adalet, aslında her şeyin temelidir. Ama onu kaybedeli çok oldu. Geçen, Yeni Çağ gazetesinden bir bey, iktidara yakın gazetecilere, yandaş gazeteci diyor. Peki, sen nesin sen yandaş değil misin? İYİ Parti’nin sözcülüğünü yapmıyor musun? A TV ya da A Haber’e yandaş diyen, Halk TV, TELE 1 ya da Sözcü gazetesi, siz yandaş değil misiniz? Yani bu toplumu, siyasi partiler, federasyonlar, konfederasyonlar, dernekler, medya öyle bir bunalttı ki, farkında değiller. Yalan dolan, hile, hurda yeter be kardeşim. Yeter! Bu halkın nasıl bunaldığını görmüyor musunuz? Zaten orta direk sınıf düşerek, inmiş aşağı, geçim derdi ayrı bir sorun. Bunlar ise daha fazla nema peşinde… Bu halk size dersini verecek, bu seçim öyle doğal bir seçim olmayacak, kaybeden valizini hazırlasın. Hazırlamaz isen kulağından tutup dışarı atacaklar. Hükümet son dönemde yaptığı iyileştirme ve imkânlarının el verdiği ölçüde, halkın gelirini arttırarak, orta direği tekrar oluşturmaya uğraşsa da, birileri dışarıdan aldıkları direktiflerle bizi yine çizginin altına itmektedir. Hele şu seçim bir geçsin…
Editör: TE Bilisim