Köy sakinleri yetkililere seslendi! Köy sakinleri yetkililere seslendi!
İnsanların genlerine, mutlaka güzel şeyler yapmayı, beceri ile ilgili işler de belli yetenekler verilmiştir. Kimisi çok güzel bağ aşısı yapar, kimisi çok güzel araba kullanır. Bazıları yazdığı şiirlerle hayran kitleleri oluştururken, bazılarının kitapları ise milyonlar satar. Dünyanın en zor işi bana göre kömür maden işçiliğidir. Bizim asansöre bile binmekten korktuğumuz zamanlarda, bu madenciler yerin bilmem kaç metre altından kömür çıkartmaktadırlar. Bir diğer zor iş ise yöneticiliktir. Binlerce insanı bir amaca yönlendirmek, şirketlerin kârlarını düşürmemek, her yeni düzene de ayak uydurmak çok zordur. Bir diğer zor iş ise köşe yazarlığı ve gazeteciliktir. Bizim Bayır Divan köylerinde anlatılır: Bu köylerimiz fakir köylerdir. Çocuklarını okutmakta hep zorlanmışlardır. Bu köylerin birinden bir adam, çocuğumu okutayım, ilim irfan sahibi olsun; dini bilgiler alsın, belki biz ölünce, arkamızdan bir Fatiha okur diyerek bir medreseye göndermiş. Çocuk birinci yılın sonunda, köyüne tatile gelmiş. Herkes, köyün okumuş çocuğu diye gıpta ile bakıyorlar, bazen de dini konularda fikrini alıyorlarmış. Bu ahvalde, çocuk da biraz havaya girmiş. Babası bir gün bahçeye giderken, onun da gelmesini istemiş. Biraz çalışınca, babanın su dökesi gelmiş. Bir tarafa dönüp hacetini gidermeye kalktığında çocuk bağırmış, ‘’Baba ne yapıyorsun? Orası Kıble’’. Adam öbür tarafa dönmüş, çocuk yine bağırmış; ‘’Orada şunu türbesi var. Yok burada şu zat yatıyor.’’ Adam ne tarafa dönse, çocuk bir şey buluyor. Adam kızmış, ‘’Oraya dönme buraya dönme; ora yasak, bura günah; çörüdüyüm Allah!’’ demiş ve yüz üstü yere yatmış. Bizim gazetecilik de böyle, Çorum leblebisi ile ilgili bir haber yaparsın, Denizli’den Tavas ve Serinhisar, Kütahya’dan Tavşanlı, oradan bağırır, ‘’Asıl leblebinin vatanı biziz…’’, Amasya elması dersin, Isparta Eğridir, oradan sesini yükseltir. Hele bir de siyasete girdin mi yandın. Kime dokunsa zülfüyârına dokunursun. Belge gösterirsin olmaz, kaynak söylersin kabul etmez. Ona dokunma buna dokunma çörüdüyün Allah! Biz futbol takımı tutar gibi siyasi parti tutmaktayız. Bu partinin taraftarları da buradaki değerlere mümkün değil laf söyletmezler. Örneğin ben Abdülhamid Han üzerine çalışma yapan ve yakında çok önemli yeni bir kitabı çıkacak olan bir yazarım. Onun Jurnal Teşkilatını beğenmiyorum. Büyük hata idi. Dediğim an bütün Abdülhamid hayranları saldırır. Ya bin tane iyi yanını, modernleşme çalışmalarını anlattım. Cumhuriyet kurumlarının birçoğu da onun döneminde kurulmuştur, desem de fayda etmez. Bu hafta yapılan bir eleştiriyi size izah etmek istiyorum. Demişler ki, ya iyi biri olsa Osmancık gazetesinde mi yazar. Ben üç yıl ‘’Kurtlar Vadisi’’ dizisini çeken kurumda köşe yazarlığı yaptım. Haber 7. com’da yazılarım var. 23 kitabım olup bunlardan biri de bizim için en üst lig olan Atatürk Araştırma Merkezi’nden çıkmıştır. Bengü Türk Tv’de programlar yapmışım. Ben artık sağlığım ve dostlarım bu gazeteyi çıkarttığı sürece artık burada yazacağım. Osmancık’ta oturan bazıları bu gazetenin çıkmasının ne kadar değerli olduğunu anlamaya bilir. Ama biz gurbettekiler bunu çok iyi anlamakta ve buna göre hareket etmekteyiz. Sağ olasın Bilal Bey, sağ olasın İlkay Hanım ve haberci kardeşlerim. Sağ olasın bu gazeteyi alarak, Osmancık’ın bir değerine sahip çıkan okuyucularımız. Hepinizin Bayramı kutlu olsun.
Editör: TE Bilisim