Elektrik dağıtım şirketi çocukları gülümsetti Elektrik dağıtım şirketi çocukları gülümsetti
Anadolu çok vefakâr topraklardır. Binlerce yıldır, bu topraklardan hep istediler o da her defasında verdi. Asker istediler, çocuklarını gönderdi, birçokları da dönmedi. Ekmek istedi, ekmeğinin çoğunu bu yönetimlere gönderdi. Vergi istedi, algı istediler… İstediler de istediler. Sonunda yine de beceremediler, beğenmedikleri bu topraklarda, soframıza oturup, iaşemizi paylaştılar. Önce göçmen diye geldiler, sonra ‘’Bu ülke bizim, bizim oyumuzla, (Anadolu) çobanının oyu bir mi?’’ dediler. Bu ülkeye bir gram yararları olmadığı gibi, her seferinde ülke aleyhinde çalıştılar. Dışarıdaki ırkdaşlarıyla bir olup, bu ülke ‘’Ölmesin de iyileşmesinde, stabil kalsın.’’ Diye mücadele ettiler. Biz bunları zulüm gördükleri İspanya’dan getirip Selanik’te ikamet ettirirken, insancıl yanımız ön plana çıkmış, dünyanın neresinde bir zulüm varsa dini, dili, ırkı ne olursa olsun, bunun karşısındayız diye getirdik. Peki, sonra ne oldu, Selanik’te bir meyhanede kurdukları örgütle, koca Osmanlıyı yerle bir ettiler. Birde hiçbir padişaha reva görülmeyen uygulamayı, Abdülhamid’e yaparak, onu şerrin kaynağı Selanik’e sürdüler. Sonra Milli Mücadele oldu. Baktılar ki, Mustafa Kemal Paşa, kendilerine yüz vermiyor, hatta teşkilatlarını kapısına kilit vuruyor, ona da suikast düzenlediler. 6 ay önce hiçbir şeyi olmayan paşa, 6 ayda çöktü ve vefat etti. Başa gelene şahıs, başta 150’likler olmak üzere, paşanın yüz vermediği ne kadar adam varsa, hepsini etrafına topladı. Onlara paye verdi. Onları ya zengin etti ya da makam sahibi yaptı. Bugün bu toplumda, Anadolu insanının, karşısında kim varsa, geçmişini bir araştırın, aynı mekâna çıkacaktır. Yakan, yıkan toplumun değerlerini ayaklar altına alanlar ve onların finansörleri, mutlaka bunlardır. Bunlar, atalarının topraklarını, mezarlarını bırakarak kaçtıkları Anadolu’da da hâkimiyetlerini sürdürmek istemektedirler. İçten ve dıştan uyguladıkları büyük baskılar ile kapattırdıkları Ayasofya’nın açılması, bunların kalbini tam ortasına vurulan bir hançerdir. Sonra Osman Kavala davası da onlar için bu kadar önemli bir konudur. Bu ülkede artık, adaletin hâkim olduğunu, yandaşlarının hapis cezası verilebileceğini, bu devlete güçleri yetmemeye başladığını anlayan dış güçler, büyük bir hezeyan içindedirler. Çok uyanık olmamız gerekmektedir. Bu hafta Rusya’da yapılan bir mitingde, ‘’İstanbul Rus’tur, bir gün elbet alınacaktır.’’ Sloganları atılmıştır. Bu sloganları hafife almayın. Kimin ne düşüncesi var, buradan anlayabilirsiniz. Bu bayram ertesi, bu kadar ağır bir yazı yazdığım için kusura bakmayın. Ancak, bu ülkenin asli unsurları Anadolu çocuklarıdır. Bunun içinde Türk’ü de, Kürd’ü de, Laz’ı da, Çerkez’i de, Abaza’sı da, Çingenesi de vardır. Hatta isterse Ukraynalısı, Somali’si de olabilir. Biz Anadolu’yuz. Anayız ve ana kucağı herkese açıktır. Ancak, Selanikliler, bu ülkeyi siz kurmadınız. Benim memleketim Milli Mücadele’de ismini cismini tespit edebildiğim 505 adet şehit verdi. Biz savaştık ve kazandık. Bu vatan bizim. Siz ise sığınmacısınız. Sığınmak istemiyorsanız kapı açık, bak birileri Gezi Olayları sonrası, bırakıp gitti. Biz ‘’Gidene kal, kalana git’’ demeyiz. Yalnız rahat durun, misafir olduğunuzu ve misafirin gereklerini yerine getirin. Getirmez iseniz, ceremesine katlanırsınız. Türk yargısı bağımsızdır ve Türk halkının ve bu vatanın çıkarlarını korumakla görevlidir. Bayramınız kutlu olsun.
Editör: TE Bilisim