Down Cafe’nin “özel” garsonları mutluluk dağıttı Down Cafe’nin “özel” garsonları mutluluk dağıttı
Geçen hafta anlatmıştım. İkinci Dünya Savaşı bitmiş, Avrupa’ya aktardığı ve geri götürmesinin büyük maliyet teşkil edeceği ürünleri, bizim gibi garibanlara satmak bu Amerikalıların işi idi. Sözde bedava verdim dediği ürünlerin hemen hemen tamamı arızalı, eski ve ömrünü tüketmiş ürünlerdi. Sözüm ona Amerika’dan gelen hibe malın, bakım ve yedek parçası için Türkiye’nin bütçesinden yılda yaklaşık 145 Milyon $ ayrılması gerekiyordu. Bu durum, Türkiye’nin II. Dünya Savaşı sonrasında elinde bulundurduğu döviz stokunun tamamı anlamına geliyordu. Bu doğrultuda yapılan ithalat arttıkça dolar sıkıntısı da büyüdü ve Türkiye’nin dış ticaret dengesi bozuldu. Amerika’nın yaptığı askeri yardımın niteliği de tartışma konusu oldu. Farklı bir bakış açısına göre, askeri yardımın büyük bölümü II. Dünya Savaşı’nda kullanılmış, kullanım süresinin dolmasına az kalmış, hasarlı ve ABD’nin artık kullanmadığı silah ve malzemeydi. Yardımın ancak çok küçük bir bölümü modern ve kullanılmamıştı. Daha da önemlisi, bu silah ve malzemenin mülkiyeti, Temmuz 1947 Antlaşması’nın 4. Maddesi gereği ABD’ye aitti ve ABD’nin onay vermediği müddetçe, Türkiye tarafından kullanılması mümkün değildi. Bu madde, ileride, 1964 yılında Kıbrıs’taki olaylar nedeniyle Türkiye, Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunmak için Amerikan yardımıyla gelen silahları kullanmak istediğinde önem kazanacaktı ve Amerika, Türkiye’nin bu silahları Kıbrıs’ta kullanmasına izin vermeyecekti. ABD, gerektiğinde bu yardımla gönderdiği silah ve malzemeyi geri alma hakkına da sahipti. Amerikan yardımı, bu nitelikleriyle de tartışma konusu oldu. Türkiye, aynı yıllarda, Truman Doktrini yanında Marshall Planı çerçevesinde ABD’den ekonomik yardım da aldı. 1948-1952 yılları arasında alınan bu ekonomik yardımın da Türkiye açısından önemli sonuçları oldu. Türkiye’ye gönderilen Türkiye-ABD İlişkilerinde Amerikalı uzmanların görüşleri çerçevesinde yardımların % 60’ı tarım alanında kullanıldı. Böylece, 1950’lerin başlarında Türkiye, dünyanın en önde gelen buğday üreticilerinden oldu. Diğer yandan, tarım aletlerinin de yurtdışından alınması nedeniyle, bakım-onarım ve yedek parça maliyetleri Türkiye’nin dış ticaret dengesini olumsuz etkiledi. Bu durumda, uzun vadede yardımla gelen miktarın büyük bölümü dolaylı olarak ABD’ye geri döndü Ayrıca bu dönemde içtiğimiz ve bugün hala içinde ne olduğunu bilmediğimiz süt tozları var ya, onlarda o dönemde geldi. Neyse, ABD, kalan % 40’lık yardımların ise karayollarının gelişmesi için de kullanılmasını istiyordu. Böylece karayolu yapımı, demiryolu yapımına tercih edildi. Karayolu ulaşımının düzelmesiyle Türkiye’ye ithal edilen yabancı otomobil ve otobüslerin sayısı ve buna bağlı olarak petrol ihtiyacı arttı. Türkiye’nin Marshall Planı çerçevesinde aldığı ekonomik yardımın miktarı da tartışma konusu oldu. Türkiye’nin aldığı yardım, tüm Marshall yardımlarının yalnızca binde 36’sını oluşturdu. Yani yapılan yardım devede kulaktı. Truman Doktrini ve Marshall Planı ile yaşanan sürecin, Türkiye’deki sosyal yaşama da büyük etkileri oldu. Amerika Birleşik Devletleri’nin Türk kamuoyundaki imajı güçlendi. Amerikan mallarını kullanmak bir prestij haline geldi. Amerikan çizgi romanlarının gelmesiyle çocuklar Amerikan kahramanlarını benimsediler. Bu süreçte, Türk kamuoyunda Amerika Birleşik Devletleri’ne karşı büyük bir ilgi ve hayranlık yaşandı. Tüm bunlarla birlikte, Türkiye, Truman Doktrini ve Marshall Planı sürecinde Amerika’dan aldığı destekle Sovyet taleplerini geri çevirebildi. Bu süreç, bir dönem için Sovyetler Birliği’ne karşı Türkiye’nin güvenliğini sağladı. Yapılan askeri yardım, büyük oranda Amerika için eski sayılabilecek malzeme ve silahtan oluşsa da, o dönem için Türk Ordusu’nun modernizasyonunu sağladı. Ayrıca Marshall Planı ile tarıma yapılan yatırım, tarımda kullanılan malzemenin kalitesinin ve teknolojisinin yükselmesine ve Türkiye’nin büyük bir tarım hamlesi yaparak üretimini arttırmasına önemli bir katkı sağladı. Sonuç olarak, Truman Doktrini ve Marshall Planı ile yaşanan süreç, Türkiye’nin iç ve dış dengelerinde çok büyük değişimlere neden olurken, Soğuk Savaş yıllarında yaşayacağı yaklaşık 50 yıllık dönemin de yönünü belirledi.
Editör: TE Bilisim