Meteorolojiden Çiftçilere Toz Taşınımı uyarısı! Meteorolojiden Çiftçilere Toz Taşınımı uyarısı!
Günümüzde siyaset deyince, birçoklarının tüylerinin ayağa kalktığını görebiliyoruz. Artık o eski Maslow’un ‘’Bir yere ait olma ihtiyacı’’ tamamen erimiş, insanlar ya zorla ya da ahtı vefa ile bu siyasete devam etmektedirler. Peki, neden böyle oldu. Birincisi, bugün karaya ak diyenler, yarın aka kara diyebiliyorlar. Ayrıca siyaset belli bir gurubun elinde ve yeni bir yapılanmaya, gençlerin bu siyasete girmesine müsaade etmiyor. Bir diğer konu ise olmaz ya lider değişince tüm çevresindeki idareciler değişmekte ve bunlar buruşturup bir kenara atılmaktadırlar. Bu buruşturmadan kurtulmak isteyenler ise, liderlerinin koluna girerek, adamı sürükleyerek o koltukta oturtmaya devam etmektedirler. Son günlerin, aslında en önemli konusu EYT yani yaşa takılanların baskısıdır. Buna muhalefet, bu ülkeye çok büyük zarar vereceğini bildikleri halde, bunları desteklemişler, devleti, onu da geçtim özel sektörün belini bükecek bu konuyu kaşımışlardır. Şimdi size iki örnek anlatacağım; Yıl 1991 gibi, bir tez çalışması yapmakta ve Kütahya Azot Gübre Sanayinde bir aya yakın bir saha çalışması yaptım. Bu sırada iki olaya da şahit oldum ki bunu anlatmam gerekir. İşçi Sağlığı- Güvenliği ve Kütahya Azot Sanayinde Bir Çalışma adlı araştırma için Azot sanayine gittim. Buradaki müdür yardımcısı bir konuşmamız sırasında şunu anlatmıştı: … Efendim ne imiş, Azot Fabrikası zarar ediyormuş. Bak Kardeşim! Biz çok güzel para kazanıyoruz. Ancak bu para direk devletin kasasına gidiyor. Biz çalışanların parasını bile ödeyemiyoruz, çünkü para Ankara’da eriyor. Maaş istediğimizde ise gidin şu bankadan ki bu banka büyük bir holdingin bankası, oradan kredi alın diyorlar. Ülke ateşler içinde yanıyor, gecelik repo olmuş % 2000, enflasyon olmuş % 130, aldığınız paranın faizini bile ödeyemiyorsunuz. Sonrada Azor sanayi zarar ediyor. Bu diğer işletmeler içinde geçerli’’ Gerçekte öyleydi. Merhum Erbakan hocamız iktidara gelince bunu değiştirdi ve çanak sistemi getirdi. Bu çanağa devletin kurumları para aktarmakta, ihtiyacı olan KİT ise buradan ihtiyacını faizsiz karşılamaktaydı. Peki, buna bu holdingler müsaade eder miydi? Tabi ki etmez. Etmediler ve apoletli uşakları vasıtasıyla, bu çanağı kırıp attılar. İkinci örneğim ise Ankara’dan. O zamanlar böyle bir tuşa basarak, bilgi ve belgeye ulaşamıyordunuz. Atladım Ankara’ya gittim. O zaman ki adı SSK’yı ziyaret ettim, Durumumu anlatınca, bana dediler ki ‘’Sizi Genel Müdür Yardımcımız ile tanıştıralım.’’ Ya koca genel müdür yardımcısı benim gibi sıradan bir öğrenci ile görüşür mü? Görüşür dediler ve beni bir odaya götürdüler. İçeri girdiğimde, çok yalın bir masa ve oda ile karşılaştım. Masa da oturan kişinin arkasındaki harita en dikkatimi çeken eşya olmuştu. Sayın Genel Müdür yardımcısının arkasındaki harita Ankara Etlik bölgesinin haritasıydı. Koskoca bir arazi, sadece iki bina görülüyor. Biri SSK İlaç Fabrikası, diğeri ise SSK Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi’ydi. Sayın Genel Müdür Yardımcısı, ‘’Çay içer misin?’’ dedi. Ben koltuğa biraz daha rahat oturdum. Konuştukça rahatlıyordum. Bir ara bana dedi ki; ‘’Bakınız, bu SSK’ın topladığı paralar, devletin borçları için kullanılmaktadır. Bunu bu şekilde kullanmazlarsa, bizim ne borcumuz kalır ne de batarız. Gelen para bize ulaşmadan hükümet kapıp açığını kapatmaya çalışıyor.’’ İşte siyaset bu… Bu ülke de bunlarda yaşandı. O gün SSK’ya yapılanlara itiraz eden, bugün siyasi olarak bir oy potansiyeli olan ve çıktığında büyük sorun olacağını bilen bu genel müdür, bugün bu bayrağı en önde taşımakta ve buradan oy devşirmeye çalışmaktadır. Hani böyle şeyler doğru değildi? Siyasete girince senin bu serzenişte bulunduğun durum, nasıl legal oldu. İşte siyaset bu… Bu Genel Müdür kim mi? *** Sayın Kılıçtaroğlu, bu ay Amerika’dan iki devşirmeyi kendine danışman aldı. Aklı başında olan kişiler ve kurumlar hemen tepki gösterdi. Çünkü Kemal Derviş’in acılarını hala çeken benim gibi insanlar, bunları görünce, korktular. Bu adamlar mimli adamlar olup, ülkemize hiçbir faydası olamayacak adamlardır. Kemal Derviş döneminde ne mi olmuştu? Bırakın bu soruyu da Kemal Derviş’in dedesi kimdir; ona bakalım. Kemal Derviş’in dedesi 1782-1785 yılları arasında sadrazamlık yapmış Halil Hamid Paşa’dır. İsmail Raif Efendi ve Nişancı Yenişehirli Osman Efendi ile döneminde bir mason loca kurmuştur. Halil Hamdi Paşa, belki de masonluğun gücünü de arkasına alarak, I. Abdülhamid’i tahtan indirmeye ve III. Selim’i tahta geçirmeye çalışırken yakalanmış ve boynu vurularak idam edilmiştir. Bunların ruhunda darbecilik var. Bu ekonomik darbede olabilir; silahlı darbe de olabilir.
Editör: TE Bilisim