Emniyet Müdürü Pehlivan özel bireylerle müzik eşliğinde oynadı Emniyet Müdürü Pehlivan özel bireylerle müzik eşliğinde oynadı
Geçen hafta ABD’de üç bankanın birden batması üzerine, emperyalistlerden ve küresel yapıdan çok çekmiş olan vatandaşlarımız; ‘’ABD batıyor mu?’’ diye düşünmeye başladı. Peki, olayın iç yüzü neydi? Bu bankaların özelliği, özellikle de Silikon Vadisi Bankası, kripto paranın, gerçek yani somut paraya çevrilmesinde aracılık eden ve küresel yapıdan farklı bir yol izleyen bir banka olmasıydı. Bu ise küreselcileri kızdırmıştır. Burada küreselciler için iki sorun vardı. Birincisi, kendilerinin hâkim olmadığı bir ödeme yapısının olmasıydı ki, bunun için dünyada savaşlar çıkartmışlar ve hatta çıkartmaktalar. Bunun için binlerce Amerikalı gencin, milyonlarca insanın ölmesi ya da sakat kalmalarına neden olmalarına rağmen, yüreklerinde incecik bir tel bile kıpırdamamıştır. Açığa bastıkları dolar ile ABD’yi dönülemez bir ekonomik batağa sürükleyen, faiz artışları ile kârlarına kâr katarken, ABD’yi, dolara bağlı EURO basan Avrupa’yı batağa sürüklemişlerdir. ABD’nin bu borcu ödemesi mümkün değildir. Avrupa’nın ise hiç mümkün değildir. Yarın sabah kalktığınızda doların tuvalet kâğıdı olduğunu, bir sahibinin olmadığını görürseniz şaşırmayın. Bunun içinde bu küreselciler, yeni bir ödeme sistemi yani sanal para geliştiriyorlar ve bunu takriben Haziran-Temmuz gibi dolaşıma sokacaklar; o halde, karşılarında bir rakip olmamalı ki, karşı tarafın en büyük destekçisi olan Silikon Bankasının batması gerekiyordu. Bu da ikinci unsurdur. Bu üç bankanın batması, halkı, şirketleri nasıl etkiler? Çok fazla etkiler, çünkü Türkiye’de olduğu gibi bankaların devlet tarafından bir garanti ödeme şekli yok. Yani banka battı, para gitti demektir. Avrupa’da aynı sorunları yaşamaktadır. Düne kadar başta Suudi Arabistan olmak üzere, körfezin desteği ile ayakta duran Avrupa bankaları, Suudi Arabistan’ın ‘’Ben başka para vermem’’ demesi üzerine sallanmaya başladılar. Özellikle İsviçre merkezli, Alman merkezli bankalar, depremde darbe almış binalar gibi sallanmaya başladılar. Peki, ülkemizde durum nedir? Sayın Cumhurbaşkanına faiz artışına gitmediği, hatta faiz indirimine gitti için, son yılların en ismi duyulan ekonomist bir profesörü kızıp, cumhurbaşkanını işi bilmemekte suçlarken; bugün özür mesajı yayınlamaktadır. Bu profesörümüz bu durumu okuyamıyor muydu? Tabi ki okuyordu. Ancak o kadar siyasete bulaşmışız ki, anketçiler gibi, gerçekleri değil, gönlündekini deklare etmekteydi. Ülkemizin bankaları çok sağlam görünmektedir. Ancak, banka sayısının az olması, son yıllarda yeni bankaların finans piyasasına girmemesi olumsuz bir durumdur. Özellikle yerli banka sayısının az olması da bir risktir. Ben bu analizde şunu söyleyebilirim ki, gelecekte dış dünya da ki finans sektörleri çok sıkıntılar çekecektir. Hatta başka bankaların da batma ihtimal oranı çok yükselmektedir. Hele bir de ABD’nin Teksas Eyaleti gibi, ABD’de ayrılma planları yapanın sayısı artarsa, doların vay haline. Küreselcilerin bir sorunu olmaz. Onların büyük bir kısmı, Çin’e doğru yelken açtılar. 1 Mart’ta Türkiye’ye gelmek isteseler de, kahraman ve vatansever TBMM’nin milletvekilleri buna hayır demiş ve bu küreselciler, topraklarımıza ayak basamadan defolup gitmişlerdir. Onlarda Çin’e doğru yöneldiler. ABD ise gittikçe yalnızlaşıyor. Olan yine gariban ABD halkına olacaktır. Bu borcun bırakın on yılları, yüz yıl ödense bitmeyecektir. Bu arada şunu da söylemeden geçemeyeceğim. On yıllardır, bizi terör belası ile başımızı kaldırtmayanların ana nedenleri belli oldu. Doğu ve Güneydoğu’da ki petrol denizi. Evet, bu bölgeler tabiri caizse bir petrol denizi üzerinde bulunmakta, bizim ise bu bölgelere ulaşmamızı önlemek için, kendilerinin desteklediği PKK’yı buraya nöbetçi dikmekteydiler. Şimdi ise beli kırılan terör örgütünün yerini Türk askeri almış ve petrol çıkartılmaya başlanmıştır. Türkiye’nin Batısın da olmayan yollar yatırımlar, yıllarca bu bölgelere yapıldı. Aldıkları hizmetin karşılığını deve de kulak misali ödemişlerdir. Şimdi ise çıkmış, özerklik, vali ve kaymaklarımızı biz belirleyeceğiz, kaynaklarımızı biz kullanacağız, merkezi hükümete vermeyeceğiz demektedirler. Bir cumhurbaşkanı adayı da çıkmış, bu söylemlere çanak tutmaktadır. Değişim, değişim diyen vatandaşım, bu mu değişim?
Editör: TE Bilisim